Şampiyonlar Ligi Hakkında
 
 

İlk kupa Real Madrid'in

Bu kupanın sonraki 50 yılda ne kadar önemli hale geleceğini belki en iyi Kont Bernabeu anlamıştı. Ona göre bu kupayı kazanan takım Avrupa’nın en büyüğü unvanını kazanacaktıı. Madrid’deki 100 bin kişilik Chamartin Stadyumu, ilk maçtan itibaren adeta bir kaleye dönüştü. Real Madrid, Gento ve Di Stefano gibi yıldızlarla dolu kadrosuyla rakipleri Servette, Partizan ve Milan’ı eleyip 13 Haziran 1956’da Paris’teki finalde Fransız temsilcisi Stade de Reims’in karşısına çıktı. Beyaz şimşekler 1-3 geriye düştükleri finali 4-3 kazanarak kupanın ilk şampiyonu oldular.
Kupa
Kupa
Bu ilk sezondan itibaren tüm kulüpler Avrupa’nın en büyüğü olmak için kadro kurmaya başladı. O zaman seyrek uçak yolculukları ve zorlu deplasman maçları sabırsızlıkla beklenir hale geldi. Bu deplasmanların birinden, Belgrad’dan dönerken 1958’in Mart ayında İngiliz Manchester United takımının uçağı düştü. Finalist adayı futbolcuların büyük bir kısmı öldü. Bu kaza Avrupa Kupası’yla birlikta anılan ilk büyük felaketti. 1957’de Fiorentina’yı ve 1958’de Milan’ı yenerek kupaları üçledi Real. Ama Bernabeu durmak niyetinde değildi. Zaten güçlü kadrosuna Fransız yıldız Kopa ve Macar virtüoz Puskas’ı ekleyerek adeta bir rüya takım oluşturdu. Amacı kupayı yıllarca Madrid’de tutabilmekti. 1959’da bir kez daha Reims’i yenerek kupayı 4. kez kazandılar. Real asıl büyük gösterisini ise bundan bir yıl sonra 1960’ta yaptı. İskoçya’nın Glasgow kentinde 136 bin seyirci önünde Alman Frankfurt karşısına çıktılar. Maçın başında 1-0 yenik duruma düşmelerine karşın öyle bir oyun oynadılar ki, Frankfurtlular direnemedi bile. Puskas’ın dört ve Di Stefano’nun üç golüyle maçı 7-3 kazandılar. Daha kimse ne olduğunu anlamadan Real Madrid ilk beş kupayı kazanıp bir rekortmene dönüşmüştü.

Güney Avrupa Üstünlüğü

Real Madrid’ni hakimiyeti 1960-61’de çeyrek finalde Barselona’ya yenilince sona erdi. Ama Güney Avrupa takımlarının üstünlüğü 1967’ye kadar sürdü. Önce Portekiz takımı Benfica iki kez kupayı kazandı, ardından Milan ve Inter kupayı İtalya’ya taşıdı. 1963’te Milan adına kupayı havaya kaldıran Cesare Maldini, halen Milan’ın kaptanı Paolo Maldini’nin babasından başkası değildi. Real Madrid’in 1966’daki altıncı şampiyonluğuyla birlikte kaptan Francisco Gento altıncı kez bu gümüş kupayı kaldırma başarısını gösteriyordu. Bu tarihten sonra Avrupa’da güç dengesi yavaş yavaş kuzeye doğru kaymaya başladı. Önce 1967’de İskoç Celtic, ardından İngiliz Manchester United kupayı Britanya’ya taşıdı. 1970’lere gelindiğinde patlama sırası bu sefer Hollanda futbolundaydı. Genç Ajax takımı yavaş yavaş Avrupa’ya korku salmaya başlamıştı. Ama ondan önce, kupayı müzesine götüren ilk Hollanda takımı 1970’te Feyenoord oldu. Johann Cruyff’un liderliğindeki Ajax, 1970-71’de öyle bir futbol ortaya koyuyordu ki, final maçından aylar önce şampiyonluğun favorisiydi. Londra’nın Wembley Stadyumu’ndaki finalde sürpriz bir rakip buldular: Armatör Onassis’in finanse ettiği Panatinaykos. Ancak finale kadar şaibeli hakem kararlarıyla bu noktaya gelen Yunan takımı, Cruyff ve arkadaşlarının futboluna fazla direnemedi ve 2-0 yenildi. Ajax bu başarısını sonraki iki sezon da tekrarladı. Ancak, önce teknik direktör Rinus Michels’in ayrılması, ardından 1974 sonbaharında Cruyff’un Barselona’ya transferi bu hakimiyete son verdi. Bayrağı Alman Bayern Münih devraldı. Beckenbauer, Müller ve Maier gibi önemli kozlara sahip Bayern üç sezon üstüste zafere ulaştı.

İngiliz takımları sahnede

1977’den itibaren İngiliz takımları kupaya tam anlamıyla damga vurdu. Başta Liverpool, hemen her İngiliz takımı inatçı stiliyle galibiyeti son dakikaya kadar kovalıyor, sağlam savunmasıyla rakiplere geçit vermiyordu. Üstelik her deplasmana binlerce seyirciyle giderek ortalığı birbirine katıyorlardı. İngiliz takımları sekiz yıl içinde tem yedi kez Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazandı. Örneğin sadece tek lig şampiyonluğuna sahip Nottingham Forest iki yıl ardarda Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazandı. Aston Villa, 1982’de üstelik yedek kalecisiyle şampiyonluğa ulaştı. İngilizlerin bu üstünlüğü 1985’te bir felaketle sona erdi. O yıl Brüksel’in Heysel Stadyumu’ndaki finalden önce Juventuslu taraftarlara saldıran Liverpoollular 40 kişinin ölümüne yol açtı. Ezilerek yaşamını yitiren İtalyanların görüntüleri yıllarca hafızalardan silinmedi. Bu olay üzerine UEFA tüm İngiliz takımlarını beş yıl süreyle Avrupa kupalarından men etti. Liverpool ise 2001-02’ye kadar bir daha Şampiyonlar Ligi’nin yüzünü göremedi.

Bu geçiş dönemiyle İtalyan takımları devreye girdi. İşadamı ve müstakbel başbakan Silvio Berlusconi Milan’ı satın aldığında, takımı Avrupa’nın en iyilerinden biri yapmak istiyordu. Bunun için üç Hollandalı Van Basten, Gullit ve Rijkaard’ı kadrosuna kattı. Milan, 1989 ve 1990’da iki kez şampiyonluğa ulaşırken oynadığı futbolla da gönüllerde taht kurdu. 1989’daki finalde 100 bine yakın seyircinin desteğiyle Rumen Steaua’ya 50 dakikada dört gol attılar. Özel televizyonların futbola girmesiyle Şampiyon Kulüpler Kupası, 1991’den sonra isim ve nitelik değiştirdi. UEFA, gelirleri yükseltmek için maç sayısını artırdı. Bu amaçla çeyrek finalden itibaren lig sistemini devreye soktu. Barselona’nın ilk şampiyonluğu kazandığı bu format o kadar başarılıydı ki, ertesi sezon UEFA kupanın ismini Şampiyonlar Ligi haline getirdi. Artık, yayın hakları sezon başında satılıyor, takımlara oynadıkları maç ve aldıkları galibiyet sayısına göre ödeme yapılıyordu. 1994’ten itibaren Şampiyonlar Ligi’ne katılan takım sayısı sürekli arttı. Özellikle İtalya, İspanya, İngiltere, Almanya ve Fransa’yı kollayacak şekilde sadece lig şampiyonlarının değil de ikinci, üçüncü ve hatta dördüncülerin katılımı için de kapılar açıldı. 32 takımla oynanan Şampiyonlar Ligi için tüm para muslukları açıldı. Her yıl sponsorlardan ve yayıncılardan elde edilen 750 milyon İsviçre Franklık (yaklaşık 600 milyon dolar) gelirin paylaşımı kupayı kazanmaktan daha önemli hale geldi. Bu mali mücadele içinde Avrupa’nın büyük takımları da cazibesini kat be kat artıran şampiyonların mücadelesine daha çok ağırlık verip tıpkı eski yıllarda olduğu gibi kupayı kendi müzelerine götürmeye başladılar. Real Madrid 32 yıl sonra, Manchester United 31 yıl sonra ve Bayern Münih 25 yıl sonra Avrupa’nın en büyüğü unvanını bir kez daha yakaladılar. Hele 1999’daki final unutulacak gibi değildi. Bütün maçı 1-0 önde götüren Bayern Münih kupayı kazandığını zannederken duraklama dakikalarında iki gol yiyerek yıkıldı. Manchester United oyuncuları bu mucize galibiyetle havalara sıçrarken iki dakika içinde iki golü engelleyemeyen Bayernliler çimlere gömülmüş hüngür hüngür ağlıyordu. Geçen yılki 49. finalde ise iki sürpriz takım vardı. Dev bütçeli takımların arasından sıyrılan Fransız Monaco ve Portekizli Porto. Almanya’da oynana maçta, Jose Mourinho’nun bir makine düzeninde tasarladığı Porto, 3-0’lık sonuçla kupayı kaldırıp son şampiyon oldu.

Şampiyonlar Ligini en çok kazananlar (1956-2004)

  • Real Madrid 9 kez (1956-1960, 1966, 1998, 2000, 2002)
  • Milan 6 kez (1963, 1969, 1989, 1990, 1994, 2003)
  • Ajax 4 kez (1971-1973, 1995)
  • Bayern Münih 4 kez (1974-1976, 2001)
  • Liverpool 5 kez (1977, 1978, 1981, 1984, 2005)
UEFA'nın en prestijli kulüpler arası organizasyonudur. Eski adı Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası (Kupa 1) olan kupanın adı 1992-93 sezonunda bugünkü şekline ve adına kavuştu.

Fransız spor gazetesi L’Equipe’in önerisiyle başlayan bu futbol şölenininde ilk final 13 Haziran 1956’da Real Madrid ile Stade Reims (Fransa) arasında oynandı ve Real Madrid 4-3 lük bir skorla kupanın ilk sahibi oldu. Real Madrid ilk beş sezon kupayı kazanarak Avrupa futboluna damga vurdu. Ancak aradan geçen yarım yüzyılda Şampiyon Kulüpler Kupası’nın çehresi çok değişti. Güney Avrupa takımlarının üstünlüğünü önce İngilizler sonra Hollandalılar kırdı. İngiliz takımlarının 1985’e kadar süren hakimiyeti ise Heysel faciasıyla kesildi. 1992’den sonra Avrupa’nın bir numaralı kupası tamamen nitelik değiştirdi: Şampiyonlar Ligi ismini aldı ve prestijin yanı sıra her yıl sponsorlardan ve yayıncılardan elde edilen 750 milyon İsviçre Franklık (yaklaşık 600 milyon dolar(2005 yılı neticesindeki görünüş)) bir gelirle en çok para kazandıran futbol turnuvasına dönüştü. Şampiyonlar Ligi finali sadece birinci sınıf stadyumlarda oynanıyor ve tüm dünyanın izleyeceği bir gösteri gibi organize ediliyor.

Avrupa futbolu, İngiliz takımı Wolverhampton Wanderers’ın iki galibiyetiyle çalkalanıyordu. 1954’ün aralık ayında İngiliz şampiyonu Doğu Avrupa futbolunun iki güçlü temsilcisini, Macar Honved’i 3-2 ve Rus Spartak’ı 4-0 yenerek büyük sükse yapmıştı. İngiliz gazetesi Daily Mail, ‘Wolverhampton is the world champion of clubs’ yani Wolverhampton dünya kulüpler şampiyonu başlığını atmakta bir sakınca görmemişti. Öyle ya, zaten İngiltere şampiyonu böyle iki güçlü takımı yendiyse başka kim karşısında durabilirdi ki! Tabii İngilizlerin bu böbürlenmesi Avrupa futbol kamuoyunda hemen tepki çekti. Bir yandan Latin futbolunun temsilcileri Real Madrid, Milan ve Barcelona bu galibiyetlere dudak bükerek bakıyor, diğer yandan İsveç, Avusturya, Alman takımları kendilerinin yok sayılmasına kızıyordu. Tüm bu tartışmalar arasında Fransız Spor Gazetesi L’Equipe’in futbol bölümü şefi Gabriel Hanot ortaya bir fikir attı: Avrupa’nın önde gelen futbol ülkelerinin kulüp takımları her hafta içi lig usülü karşılaşacaktı. Böylece sezon sonunda Avrupa futbolunun en büyüğü belli olacaktı. Bu fikir hemen taraftar buldu: Örneğin Real Madrid’in başkanı Kont Santiago Bernabeu, ‘Bizde 100 bin kişilik stadyumlar var. Bu maçları oynamaya zaten hazırız.’ diyerek bir Avrupa Kulüpler Kupası fikrine sıkı sıkı sarıldı. İngilizler ise maç takvimini sıkıştırır diye öneriye çekimser yaklaştılar. Bu ilk tekliften sonra böyle bir turnuvanın lig usülü değil eleme usülü oynanmasının daha uygun olacağı görüşü ağır bastı. Hanot’nun yardımcısı Jacques Ferran, turnuvanın esaslarını kağıda döktükten sonra Avrupa futbolunun önemli isimleri bir masa etrafında biraraya geldi. 1955’in başında kupaya davet edilecek 16 takım belirlendi. Lig şampiyonu yerine ülke futbolunu en iyi temsil edecek takımın kupaya katılmasına karar verildi. İlk turda karşılaşacak takımlar, birbirleriyle kura çekilmeksizin eşleştirildi (ilk ve son kez). Şampiyon Kulüpler Kupası adı verilen bu turnuvanın organizasyonunu da henüz kurulan Avrupa Futbol Birliği UEFA üstlendi.
 
 
  Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol